HEGEM VAKFI

PROJE GENEL BİLGİ

Belgeye ulaşmak için tıkayın

 

T.C. ON İKİNCİ KALKINMA PLANI, İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI, CUMHURBAŞKANLIĞI 2023/16 VE 2021/9 GENELGELERİ GEREĞİ

 

ADALET Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,
Millî Eğitim Bakanlığı, Anadolu Üniversitesi, HEGEM Vakfı ve 27 Devlet Üniversitesi iş birliği ile

 

 

“YENİ YÜZYILDA İNSAN HAKLARI, ŞİDDETLE SİVİL MÜCADELE VE SOSYAL ARABULUCULUK BİLİNCİNİ GÜÇLENDİRİCİ SAHA AKTÖRLERİ YETİŞTİRİLMESİ SEFERBERLİGİ”

(2024- 2034 +)

 

Kadına yönelik ve her türlü şiddetle etkin mücadele için, İnsan haklarını ve sosyal dokuyu daha çok güçlendirmek için

“Yeminli Sosyal Arabuluculuk”

“Yeminli Şiddet Önleme Formatörlüğü”

“Yeminli İnsan Hakları Danışmanlığı”

“Aile Temelli İleri Arabuluculuk”

“Kentsel Arabuluculuk”

 

1. GİRİŞ

Bilimsel çalışmalar şiddet davranış ve eğilimlerinin tüm insanlarda bulunabileceğini; ancak bu eğilimlerin kişilerin kalıtsal yapısına, aile ortamına, içinde yaşadığı sosyal çevre ve imkanlara, gelişim sürecinde karşılaştığı her türlü olumlu ya da olumsuz anılara göre şekil alacağını göstermektedir.

Şiddetle mücadelenin en etkili yolu, şiddetin daha ortaya çıkmadan aile, okul ve her türlü sosyal yaşam alanlarında önlenmesidir. Şiddetin ortaya çıkardığı zarar, şiddeti önlemenin maliyetinden kat kat daha fazladır. Bu anlayışla Cumhurbaşkanlığı 11. ve 12. Kalkınma Planlarında; aile, kadın, çocuk bağlamında şiddetle etkin mücadeleye önemli atıflarda bulunulmuştur.

12. KALKINMA PLANI’NDA,

Madde: 723.1. de, “Aile içi şiddeti ortaya çıkaran temel unsurlar belirlenerek önleyici mekanizmaları artırmaya yönelik kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ile STK’ların işbirliğiyle bütüncül çalışmalar yürütülecektir.”

Madde: 729.1. de, “Kadınlara ve kız çocuklarına karşı her türlü şiddet ile topyekûn mücadele kapsamında toplumsal farkındalık ve duyarlılığın artırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülecektir.”

Madde: 738.2. de, “Erken çocukluk döneminden başlamak üzere çocuklara ve ebeveynlerine ihmal, istismar ve şiddet konularında farkındalık eğitimleri verilecek, çocukların yaşam becerileri güçlendirilecektir.”

738.3. de, “Çocuklarla çalışan profesyonellerin ihmal, istismar ve şiddeti tespit etme ve gerekli

yönlendirmeyi yapma kapasitelerini artırmaya yönelik programlar düzenlenecektir.”

746.12. de, “Ülkemizin geliştirilebilecek alanlarında çalışmalar üretmek üzere ilgili kamu

kurum ve kuruluşları, STK’lar, üniversite ve özel sektör ile gençleri bir araya getiren yönetişim modelleri geliştirilecektir.”

746.13. de, “Gençlik alanında faaliyet gösteren STK’ların kurumsal yapıları, iletişim kabiliyetleri

747. de, “Gençlerin ve ebeveynlerin özellikleri ile sorun alanlarına özelleştirilmiş psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılacak, yetkinlik kazandırıcı eğitimler artırılacaktır.” denilmekte,

 

CUMHURBAŞKANLIĞI 2023/16 Genelgesi’nde,
MADDE: 4. “Şiddetle mücadelede aktifi rol alan kurumlar başta olmak üzere tüm kamu kurum

ve kuruluşları tarafından kamu personelinin şiddetle mücadeleye ilişkin bilgi ve farkındalığının artırılmasına yönelik çalışmaların yürütülmesine devam edilecektir.”

ve proje yapma kapasiteleri geliştirilecektir.”

MADDE: 5. “Şiddetle topyekûn mücadele etmeye yönelik toplumsal farkındalık ve duyarlılığı artırmak üzere eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmaya devam edilecektir.”

için Valiler, Kaymakamlar tarafından gerekli tedbirler alınacaktır.” ifadelerine yer verilmiştir.

MADDE: 10.“Yerel düzeyde şiddetle mücadelede koordinasyon ve iş birliğinin sağlanması

Şiddetin en çok yakın ilişkilerde -aile, akraba, komşuluk eksenli- yaşandığı gerçekliğinden bakıldığında, kadınlar ve çocukların daha dezavantajlı olduğu açıktır. Bu nedenledir ki, özellikle 20. Yüzyıldan itibaren gelişmiş ülkelerden başlamak üzere, bütün dünyada kadınların ve çocukların şiddetten korunmalarına yönelik yeni yasal ve sosyal önlemler alınmaya başlanmıştır.

Ancak ABD’nde, 1980 ve 90’lı yıllarda kadınları şiddete karşı korumaya yönelik yeni kanunlar çıkarıldı ise de ilk uygulamalarda fazla başarı elde edilemedi. Kadınları koruma amaçlı başlatılan yasal süreçlerin işleyişinde ilgili güvenlik görevlilerinin ve adalet çalışanlarının, şiddet/istismar/mağduriyet konularında yeterli bilgilerle donatılmamış olmaları birçok uygulama sorunlarına yol açtı. Kadına şiddet olayı yaşanan ve kadının polisi aradığı çok sayıda olayda, güvenlik güçleri zamanında olay yerine ulaşmış olsalar da, ya çifte gözaltı ile geri dönüldü ya da olayların beşte birinden fazlasında göz altına alınıp götürülenler kadınlar oldu. Bu durumla ilgili yapılan bilimsel araştırmalarla tespit edildi ki, polis olay evine vardığında sakin bir adam ve adama bağıran-cisimler atan saldırı halinde bir kadınla karşılaşıyor ve kadını göz altına alıyordu.

ABD’nde bu durum karşısında birincil saldırgan yasaları yürürlüğe kondu; güvenlik güçleri ve ilgili adli personelin şiddeti anlama-önleme eğitimlerinden geçirilmelerine karar verildi. Günümüzde, kişinin eşine fiziksel saldırıda bulunması yasalara aykırıdır. Ne yazık ki eşine saldıranların ne gibi müeyyide ile karşılaşacağı kentten kente, ilçeden ilçeye, hatta karakoldan karakola bile değişebilir. Dolayısıyla, kendini hukuk sistemi ile korumaya çalışan kadın işleyişin tutarlılığına güvenmeyebilir. Yurttaşların hakları konusunda, kamu kuruluşlarının kendilerine neler sunabileceği konusunda etkin bilgilendirme yapılarına ihtiyaç vardır. Kadın ve çocuklarla ilgili pozitif ayrımcılık yasalarını özellikle kadınlar lehine uygulayacak tüm kamu görevlilerinin şiddeti anlama/önleme konusunda sistematik eğitimlere ihtiyaç vardır.

2. PROGRAMIN AMACI VE GEREKÇESİ

"PROJENİN GENEL AMACI, en büyük risk olan şiddeti daha ortaya çıkmadan aile, okul ve diğer sosyal ortamlarda önlemek için etkin tedbirler almak; ülkemizde her tür şiddet bağlamında yaşanabilecek psiko-sosyal travmalar riskine karşı, acilen önleyici-iyileştirici-onarıcı hizmet modellerini hayata geçirerek, ülke düzeyinde ‘şiddetle ve suçla sivil mücadele ağı’ oluşturmak;

"PROJENİN ÖZEL AMACI ise, her okula ve her iş yerine yeterli sayıda “Yeminli Şiddet Önleme Formatörü” ve “Yeminli Sosyal Arabuluculuk” belgesine sahip saha aktörleri kazandırmaktır.

Ülkemizde 2022 yılında Cumhuriyet Başsavcılıklarında soruşturma evresinde işlem gören açık dosya sayısı 12 milyon 320 bin, bu dosyalardaki şüpheli sayısı 15 milyon 665 bin 933 ve yine bu dosyalardaki suç sayısı 20 milyon 565 bin 569’dur. Yani, ülkemizde sadece 2022 yılında hane başına 1’den fazla fail ya da mağdur sıfatıyla yer alan kişi düştüğünü görüyoruz. Diğer yandan 2023 yılı 1 Ocak tarihi esas olmak üzere, Türk Adalet Sisteminde icra/iflas dahil toplam açık dosya sayısı ise 57 milyon 300 bini aşmış durumdadır. Türkiye bu vb. istatistiklerle, tüm İslam Ülkeleri arasında 1. ve OECD ülkeleri (36 ülke) arasında 2. sırada yer almaktadır.

“HEGEM Gençlik ve Şiddet Raporu (2018)” verilerine göre, saha araştırmaları anketine katılan 120 bin lise öğrencisinden %47’sinin anne-babası, anlaşmazlıklarını olumlu yollarla çözme yolunu seçiyor; %53'ü ise negatif yolları, yani şiddete başvurmayı yeğliyor.

Ceza İnfaz Kurumlarından ankete katılan 12 bin hükümlü gencin beyanına göre ise, “anne- babasının ortaya çıkan anlaşmazlıklarını olumlu yollarla çözenlerin oranı” sadece %27'dir. Bunun anlamı ise şudur; hükümlü gençlerden %73’ünün anne-babaları anlaşmazlıklarını negatif yollarla (şiddete başvurarak) çözme yolunu seçmektedirler. Bu oran ailedeki çatışma ortamı ile çocukların suça sürüklenmeleri arasındaki bağlantıyı açıkça ortaya koymaktadır.

Yine aynı anket çalışması verilerine göre, liseli gençlerden sadece üçte biri kardeşleriyle ya da arkadaşlarıyla ortaya çıkan anlaşmazlıklarını olumlu yollarla çözme yolunu seçiyor; üçte iki oranında gençlerin anlaşmazlıklarını çözmek için şiddete başvurmaları düşündürücüdür. Anket sorularına verilen cevaplara göre, genç hükümlüler geçmişte kardeşleriyle yaşadıkları sorunları %83 oranında şiddete başvurarak çözme yolunu seçmişlerdir.

Bu araştırma verilerine göre yeni yetişen nesillerin, anne-baba ilişki ve iletişim tarzlarına kıyasla, anlaşmazlıklarını çözmede daha olumsuz/yıkıcı bir tutum sergiledikleri söylenebilir.

120 bin liseli ve 12 bin hükümlü gence ulaşılan HEGEM Raporuna göre ayrıca; Liseye devam eden gençlerin %58'i,
Ceza İnfaz Sistemindeki gençlerin %82'si kendinden nefret ettiğini belirtirken; Liseye devam eden gençlerin %80’i ve

Ceza İnfaz Sistemindeki gençlerin %88'i diğer insanlardan nefret ettiğini beyan etmiştir.

Geçmişte cinsel taciz vb. en az bir travmatik olayla karşılaşma durumu:

Liseye devam eden gençlerde %21, Ceza İnfaz Sistemindeki gençlerde %58'dir.

Ailesinde son 15 yıl içinde en az bir kere suç mağduru kişi olma oranı;

Liseye devam eden gençlerde %21 ve Ceza İnfaz Sistemindeki gençlerde %84'tür.

İntihar eğilimi taşıma durumu;

Liseli gençlerde %37 ve Ceza İnfaz Sistemindeki gençlerde %64 olarak tespit edilmiştir.

Ülkemizde demokrasi kültürünün ve sosyal dokunun daha fazla güçlenmesi, her türlü şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi için, başta kamu çalışanları olmak üzere, tüm kesimlerin daha fazla bilgi edinmeleri, daha fazla sorumlu üstlenmeleri zorunlu hale gelmiştir. Gelinen noktada, Sistematik Halk Eğitimi uygulamaları hem yurttaşlar için, hem Adalet çalışanları ve hem de kolluk kuvvetleri için hayati derecede önemli hale gelmiştir; bu programın amacı, bu acil ihtiyacı karşılamaktır.

3. SOSYAL ARABULUCULUK

“Ne kadar karmaşık olursa olsun, arabuluculukla başarı elde edilmesi mümkün olmayan hiçbir dava yoktur.” (Tharpe)

Arabuluculuk, öncelikle kültürel bir olgudur ve de insanlık tarihi kadar eski bir uygulamadır. Ancak, modern anlamda arabuluculuk, 1950’li yıllarda ABD eyaletlerinde, 1980’li yıllarda Kanada’da ve 2000’li yıllarda Avrupa Birliği ülkelerinde Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolu, ya da bir hizmet modeli olarak sosyal hayatta sistematik ve programlı olarak yer almaya başladı.

Bu ihtiyaç artık ülkemizde fazlasıyla hissedilmeye başlanmıştır. Hedeflenen, hayatın doğal akışı içerisinde ve gündelik yaşam sosyolojisi ekseninde üniversitelerde, örgün ya da yaygın eğitim kuruluşlarında, işyerlerinde, sosyal topluluklarda, ailede ve aile ekseninde olmak üzere, kişi-kişi, kişi-grup ve grup-grup arasında ortaya çıkacak anlaşmazlıkların, o yerlerin özgün yapısı ya da ilgili kurum/kuruluşun mevzuatı bağlamında sosyal arabuluculardan ya da aile arabulucularından yararlanarak çözüm modelleri geliştirmektir. Bu bağlamda ortaya konacak modelin, kurumların kendi iç mevzuatına ve ihtiyaçlarına göre şekil alması esas olacak; giderek Bakanlıklar konu bağlamında kendi mevzuatlarını geliştireceklerdir.

Uyuşmazlıkların dava konusu olmadan dostane yollarla hallini, Batı dünyası "Alternatif Uyuşmazlık Çözümü" olarak adlandırmakta, özellikle son 30 yıldır Kanada ve Avrupa Birliği Ülkeleri bu bağlam- daki uygulamaları tüm kurumlarında yaygınlaştırmaya çalışmaktadır. Avrupa Birliği ilgili komisyon ve komitelerinde alınan kararlarda, kişiler arası uyuşmazlıkların üçüncü bir kişinin dostane müdahalesiyle çözülmesini öngören çabaların kişiler için "en elverişli sonuçları doğuracağı" vurgusu yapılmaktadır. Özellikle ihtilaflı tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildikleri “özel haklar alanındaki uyuşmazlıkların” müzakere ile veya bir arabulucu hakemliğinde ele alınarak çözümü en faydalı yoldur.

Dostane uyuşmazlık çözüm yolları, kamusal bir merci (bir mahkeme) olmaksızın, anlaşmazlık yaşayan kişilerin gönüllü olarak hakemliğini/arabuluculuğunu kabul ettikleri tarafsız/yetkili kişi ya da kişilerce uzlaştırılmasından ibarettir.

"Adaletin Etkinliği Hakkında Uzmanlar Komitesi" tarafından kabul edilen raporda “arabuluculuk” terimi, bir uyuşmazlığın dostane yollarla çözümü için çalışan üçüncü kişinin, her türlü (uzlaştırma da dahil olmak üzere) ve uyuşmazlığın her aşamasındaki (yargı sürecinin içinde veya dışında) faaliyetini kapsayacak şekilde kullanılmıştır. Böylece arabuluculuk, tarafları bağlayıcı bir karar verilmesiyle sonuçlanan resmî nitelikli dava yolu, tahkim ve her türlü dostane anlaşma biçiminden ayrılmaktadır. Bu “işlevsel” tanımla, üye ülkelerin iç hukuklarında bulunan terminolojik farklılıklar giderilmiştir.”

"Arabulucuların (ücretli veya ücretsiz olarak) taraflar için toplumca tedarik edilmesi hâlinde, taraflar arabuluculuk için masraf yapmayacaklardır. Uyuşmazlığın niteliğine bağlı olarak, arabulucular genel bir uzmanlığa sahip olabilecekleri gibi, mevcut uyuşmazlık hakkında özel bir uzmanlığa sahip kişiler de olabilirler."

"Arabuluculuk sadece, bir uyuşmazlığın mahkeme önüne taşınmadan önce başvurulan bir usul değildir. Arabuluculuk süreci sonunda bir uzlaşmaya, tarafsız bir üçüncü kişinin katılımı olsun veya olmasın, tarafların doğrudan katılımı ile müzakere vasıtasıyla da ulaşılabilir. Müzakere en temel uyuşmazlık çözüm yolu olup, tarafların uyuşmazlık çözüm süreci/şekli üzerinde tam bir kontrole sahipliğini sağlar.”

Fransa, Kent Sorunları Bakanı Bartolone'nin
Sosyal Arabuluculuk Sempozyumu (Paris 2000) açılış konuşması:

“Günümüzde Fransa'daki sosyal arabulucuların sayısı bilinemeyecek kadar fazladır. Sosyal arabuluculuk günlük hayattaki somut problemlere cevaben doğmuştur. Bu problemler ülkeden ülkeye değişse de, çoğu Avrupa ülkesi için benzer anlaşmazlıklar sorun olarak yaşanmaktadır. Bazı sorunlar şehir hayatı ile ve özellikle de işsizlik, ekonomik sorunlarla boğuşan kesimler arasındaki gerilimlerin yüksek olduğu yoksul ve yoksun bölgelerle ilgilidir. Fransa ve Belçika’da yerel güvenlik sözleşmeleri ile “sosyal arabuluculuk” toplumsal gerilimlerin azaltılması ve şiddetin önlenmesi için alınan önemli çözüm önlemlerinden biridir. Gündelik yaşamı sorunları için sosyal arabuluculuk birçok alanda gerekmektedir; kamusal alanlarda, üniversitelerde, okullarda, sosyal hizmet sağlayan alanlarda, hastanelerde ...vb. Bu toplantıyla, Avrupa ülkelerinin sosyal arabuluculuk uygulamaları ve deneyimlerinin paylaşılması ve sosyal arabuluculuk uygulamalarının şiddet/suç önleme amaçlı kullanımına dair geniş bir anlayış geliştirilmesi hedeflenmektedir."

“Yeminli Sosyal Arabuluculuk” sertifika programı 5 ayrı dersten oluşur. Toplam 110 saatlik sertifika eğitimi sonunda, yetkili Anadolu Üniversitesi üzerinden yapılacak sınavlarda başarılı olan katılımcılar, “başarı belgesi” almayı hak kazanır. Kendi çalıştıkları kurum yönetimi tarafından öngörülecek uygulama esaslarına göre belge sahipleri “Yeminli Sosyal Arabulucu” olarak kendi kurum ve işyerlerinde ya da kendi illeri düzeyinde hizmet yapılanması oluşturulmuşsa diğer ilgili kuruluşlarda görevlendirilebilirler. Bu kayıt döneminde olmak üzere, Yeminli Sosyal Arabuluculuk sertifika programlarına başvurabilmek için kamu kurum, kuruluşlarında çalışıyor olmak zorunludur. Anılan alanlardan emekli olanlar da bu sertifika programına katılabilirler.

4. SERTİFİKAPROGRAMVEUYGULAMALARIHAKKINDA

“Yeminli Sosyal Arabulucu” yetki belgesi alanlar, yönergelere göre çalıştıkları kuruluşlarında en az bir yıl sosyal arabuluculuk görevini tamamladıktan sonra isterlerse akredite olmak için ilan edilecek dönemlerde “Proje Yönetim Kurulu” başkanlığına başvurabileceklerdir. Başvurular, ilgili Bakanlık, Üniversite ve Vakıf temsilcilerinin yer aldığı “yetkili akredite komisyonları” tarafından incelenecek; katılımcıların dosya muhtevası uygunluğuna göre sözlüye alınmalarına, sözlüye alınanların başarılı olmalarına göre, “Yeminli Akredite Sosyal Arabulucu” resmî belgesi edinmelerine karar verilecektir.

Aynı görev alanında çalışan 20 personelden en az 1 “Yeminli Sosyal Arabulucu” ve en az 1 “Yeminli Şiddet Önleme Formatörü” olacak şekilde planlama yapılmalıdır.

“Yeminli Şiddet Önleme Formatörlüğü” sertifika programı 5 dersten oluşur. Toplam 110 saatlik sertifika eğitimi sonunda yetkili Üniversite üzerinden yapılan sınavda başarılı olan katılımcılar, “başarı belgesi” almayı hak kazanırlar. “Şiddet Önleme Formatörlüğü” sertifika programına katılabilmek için Üniversite mezunu olarak resmi ya da özel öğretim kuruluşlarında fiili olarak çalışıyor olmak; ya da bu alanlardan emekliye ayrılmış olmak yeterlidir.

“Yeminli İnsan Hakları Danışmanlığı” sertifika programı 27 akademisyen tarafından oluşturulan ve 27 üniteden oluşan 81 saatlik bir eğitim sürecini kapsamaktadır. “Yeminli İnsan Hakları Danışmanlığı” sertifika programına katılabilmek için “Yeminli Sosyal Arabuluculuk”, “Aile Danışmanlığı”, “Yeminli Şiddet Önleme Formatörlüğü” ya da “Aile Temelli İleri Arabuluculuk” sertifika programlarından en az birisinden mezun olmuş olmak gerekmektedir.

“Aile Temelli İleri Arabuluculuk” eğitimi sertifika programı, yukarıda anılan sertifika programlarından en az birisinden mezun olanların katılabileceği ileri aşama eğitim programıdır. Ancak insan ve toplum bilimleri alanlarından (hukuk, sağlık, tıp, eğitimbilim, psikoloji, sosyoloji, felsefe, insan ilişkileri ve iletişim, halk eğitimi, sosyal hizmet, kamu yönetimi, iktisat, öğretmenlik bölüm ya da anabilim dalları) lisans üstü eğitim diploması olanlar ile aile danışmanları “Aile Temelli İleri Arabuluculuk” sertifika programına katılabilirler.

 

KONU ŞİDDET VE SUÇLA MÜCADELE OLUNCA, İŞİMİZ DE SORUMLULUĞUMUZ DA ÇOK FAZLA ...

 

5. “YEMİNLİ ŞİDDET ÖNLEME FORMATÖRLÜĞÜ” SERTİFİKA PROGRAMI

 

     1     

 İNSAN HAKLARI OKULU OLARAK AİLE

ÂDEM SOLAK

2

ŞİDDETİ ÖNLEME YÖNTEM VE MODELLERİ

PROF. DR. ZAHİR KIZMAZ

3

ŞİDDETLE MÜCADELEDE AHLAKİ VE DİNİ DEĞERLER

DOÇ. DR. BAYRAMALİ NAZİROĞLU - DOÇ. DR. HACİ YUSUF ACUNER

4

GENÇLİK VE ŞİDDET HEGEM VAKFI RAPORU

HEGEM VAKFI RAPORU

5

ŞİDDET VE ÖNLEYİCİ SOSYAL POLİTİKALAR

DOÇ. DR. HASAN H. TAYLAN - DR. İHSAN KUTLU

 

 

6. “YEMİNLİ SOSYAL ARABULUCULUK” SERTİFİKA PROGRAMI

 

     1      

AVRUPA’DA SOSYAL ARABULUCULUK

HELENA NEVES ALMEIDA – CLARA CRUZ SANTOS – CRISTINA PINTO ALBUQUERQUE

2

KURAMDAN UYGULAMAYA SOSYAL ARABULUCULUK

KOMİSYON

3

ARABULUCULUĞUN FELSEFİ VE KÜLTÜREL TEMELLERİ

KOMİSYON

4

ÇATIŞMA VE UYUŞMAZLIK ANALİZİ

PROF. DR. SEZAİ ÖZÇELİK

5

MÜZAKERENİN SOSYAL PSİKOLOJİSİ

DOÇ. DR. GÜL SULTAN ÖZEREN

 

7. “YEMİNLİ İNSAN HAKLARI DANIŞMANLIĞI” SERTİFİKA PROGRAMI"

“Yeminli İnsan Hakları Danışmanlığı” sertifika programı 27 akademisyen tarafından oluşturulan ve 27 üniteden oluşan 81 saatlik bir eğitim sürecini kapsamaktadır.

 

8. “AİLE TEMELLİ İLERİ ARABULUCULUK” SERTİFİKA PROGRAMI"

 

AİLE ARABULUCULUĞUNUN GEREKLİLİĞİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ 

DOÇ. DR. HASAN HÜSEYİN TAYLAN - DR. HÜSEYİN ZAHİD KARA

2

AİLE ARABULUCULUĞUNUN FELSEFİ VE SOSYOLOJİK TEMELLERİ 

PROF. DR. SEVDA MUTLU - DOÇ. DR. FATİH ARSLAN - DR. ÂDEM ÖKTEN

3

ŞİDDET ALGILARININ ARABULUCULUK SÜRECİNE ETKİLERİ

ADEM SOLAK

4

AİLE ARABULUCULUĞUNDA UYGULAMA STANDARTLARI VE ETİK İLKELER 

PROF. DR. SEVDA MUTLU

5

AİLEDE UYUŞMAZLIK VE ÇATIŞMA ÇÖZÜMÜ ANALİZİ 

PROF. DR. SEZAİ ÖZÇELİK - PROF. DR. AYŞE DİLEK ÖĞRETİR ÖZÇELİK

6

AİLE TEMELLİ İLERİ ARABULUCULUK 

DOÇ. DR. GÜL SULTAN ÖZEREN

7

 SEMİNER-ATELYE ÇALIŞMALARI-UYGULAMA 

 

9. “KENTSEL ARABULUCULUK” SERTİFİKA PROGRAMI

 

KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜREÇLERİNDE UZLAŞI YÖNETİMİ 

DOÇ. DR. ERSAN KOÇ

2

KENTSEL VE BÖLGESEL PROJE YÖNETİMİ 

DOÇ. DR. ERSAN KOÇ

3

KRİZ YÖNETİMİ 

DOÇ. DR. MUSTAFA TAMER

4

KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK YÖNETİMİNE GİRİŞ 

PROF. DR. SEZAİ ÖZÇELİK - PROF. DR. AYŞE DİLEK ÖĞRETİR ÖZÇELİK

5

ARABULUCULUK EKSENİNDE KENTSEL SÜREÇLER VE HALK KATILIMI DOÇ. DR. Ebru KAMACI KARAHAN

 

 

 

logo
vakifhegem@gmail.com
hegemakademisi@gmail.com

Sunduklarımız

Logo © 2023 Her hakkı saklıdır.