HEGEM VAKFI
1.GİRİŞ
GENÇLİK, nesiller arasındaki geçiş köprüsüdür; köprünün sağlamlığı yarınlara doğru uzanan toplumun esenliği ve o toplumdaki bireylerin tek tek mutluluğu için önemlidir.
Dünya ve toplumumuz çok hızlı bir değişim süreci içinde; hızlı değişimin çocuklarımızı, gençlerimizi, aile yapımızı ve bağlı olarak sosyal ilişkilerimizi daha nasıl etkileyeceğine dair kesin öngörülerimiz yok; ama olmak zorunda. Yarınki sosyal ve bireysel risklerle ilgili öngörüler geliştirmek, tedbirler almak zorundayız. Bu zorunluluk bütün kurum ve kuruluşları “çocuk-genç-aile odaklı” sosyal hizmet model ve yöntemlerinin bir an önce ve en etkin biçimde hayata geçirilmesi boyutunda sorumluluk almaya çağırır.
Gençlik, milli değerlerin yaşatılması, çağdaş bilgi ve teknolojinin en üst düzeyde toplumun hizmetine sunulabilmesi için geleceğin teminatıdır. Bu bağlamda, “insan hakları temel duyguları yönünden” güçlü/inançlı yetişme imkânlarına, fırsatlarına sahip olmalıdır. Bu sahiplik, milli değerlerin çağdaş bilim yöntemleriyle eğitim süreci ekseninde yetişkinler ve yetkililer tarafından sağlanabilir.
Türkiye’nin 2024-2028 dönemi için Cumhurbaşkanlığınca hazırlanıp TBMM tarafından kabul edilen On İkinci Kalkınma Planı; “Nitelikli İnsan, Güçlü Aile, Sağlıklı Toplum” temel ilkesi esasından hareketle, çocuk-gençlik-aile konularında bütün Bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlara görev tanımları vaaz etmiş üst belgedir.
Üst belgenin görevlendirme hükümleri, insan haklarının, şiddetle sivil mücadele ve sosyal arabuluculuğun ne kadar iç içe kavramlar olduğunu apaçık vurgulamaktadır. Bakanlık, Üniversite, STK iş birliği ile yürütülmekte olan bu program tam da üst belgelerin “ÇOCUKGENÇ-AİLE-OKUL” ekseninde olmasına hükmettiği yöntem ve faaliyetleri içermektedir.
ON İKİNCİ KALKINMA PLANI TANIMLARINDA;
Madde: 723.1. de, “Aile içi şiddeti ortaya çıkaran temel unsurlar belirlenerek önleyici mekanizmaları artırmaya yönelik kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ile STK’ların işbirliğiyle bütüncül çalışmalar yürütülecektir.”
Madde: 729.1. de, “Kadınlara ve kız çocuklarına karşı her türlü şiddet ile topyekûn mücadele kapsamında toplumsal farkındalık ve duyarlılığın artırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülecektir.”
Madde: 738.2. de, “Erken çocukluk döneminden başlamak üzere çocuklara ve ebeveynlerine ihmal, istismar ve şiddet konularında farkındalık eğitimleri verilecek, çocukların yaşam becerileri güçlendirilecektir.”
738.3. de, “Çocuklarla çalışan profesyonellerin ihmal, istismar ve şiddeti tespit etme ve gerekli yönlendirmeyi yapma kapasitelerini artırmaya yönelik programlar düzenlenecektir.” 746.12. de, “Ülkemizin geliştirilebilecek alanlarında çalışmalar üretmek üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları, STK’lar, üniversite ve özel sektör ile gençleri bir araya getiren yönetişim modelleri geliştirilecektir.”
746.13. de, “Gençlik alanında faaliyet gösteren STK’ların kurumsal yapıları, iletişim kabiliyetleri ve proje yapma kapasiteleri geliştirilecektir.”
747. de, “Gençlerin ve ebeveynlerin özellikleri ile sorun alanlarına özelleştirilmiş psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılacak, yetkinlik kazandırıcı ve bilgilendirici eğitimler artırılacaktır.” ifadelerine yer verilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı 2023/16 Genelgesi hükümlerinde;
MADDE: 4. “Şiddetle mücadelede aktifi rol alan kurumlar başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları tarafından kamu personelinin şiddetle mücadeleye ilişkin bilgi ve farkındalık becerilerinin artırılmasına yönelik çalışmaların yürütülmesine devam edilecektir.”
MADDE: 5. “Şiddetle topyekûn mücadele etmeye yönelik toplumsal farkındalık ve duyarlılığı artırmak üzere eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmaya devam edilecektir.” MADDE: 10. “Yerel düzeyde şiddetle mücadelede koordinasyon-iş birliğinin sağlanması için Valiler/ Kaymakamlar tarafından gerekli tedbirler alınacaktır.” denilmektedir.
“Eğer yanlış, yakalandığı yerde düzeltilirse,
O zaman yanlışın yolu da doğruya giden yol olur.”
"PROGRAMIN AMACI, en büyük risk olan şiddeti daha ortaya çıkmadan aile, okul ve diğer sosyal ortamlarda önlemek için etkin tedbirler almak; ülkemizde her tür şiddet bağlamında yaşanabilecek psiko-sosyal travmalar riskine karşı, acilen önleyici-iyileştirici-onarıcı hizmet modellerini hayata geçirerek, ülke düzeyinde ‘şiddetle ve suçla sivil mücadele ağı’ oluşturmak;
"PROGRAMIN ÖZEL AMACI ise, her okula ve her eğitim-öğretim nitelikli iş yerine yeterli sayıda “Sosyal Arabuluculuk” ve “İnsan Hakları Danışmanı” belgeli saha aktörleri kazandırmaktır.
HEGEM Gençlik ve Şiddet Araştırması Sonuç Raporu (2018), ülkemizde anlaşmazlıkların nasıl çatışmalara dönüştüğüne dair düşündürücü sonuçlar sunmaktadır.
120 bin lise öğrencisine ve 12 bin Ceza İnfaz sistemindeki gence yüz yüze uygulanan ankette; a) Geçmişte, anne- babalarınız anlaşmazlıklarını daha çok nasıl çözüyordu?
c) Geçmişte arkadaşlarınızla anlaşmazlıklarınızı daha çok nasıl çözüyordunuz? soruları soruldu. Anketlere verilen cevaplar, yaşanan anlaşmazlıkların çözüm yolu olarak yüksek oranlarda bir çeşit şiddet türünün seçildiğini gösteriyor. ÖĞRENCİ CEVAPLARI:
%83’ü, aşırı öfke ve saldırganlık duyguları yaşadığını;
%86’sı, anlamsızlık ve karamsarlık duyguları yaşadığını; %58’i kendinden nefret etme duyguları yaşadığını; %80’i, diğer insanlardan nefret ettiğini beyan etmiştir.
Bu olumsuz tablonun olumlu yönde değişmesi, sosyal arabuluculuk modelinin bütün okul aşamalarında acilen uygulamaya konulması, “Şiddet Önleme Formatörü” ve “İnsan Hakları Danışmanı” saha aktörlerinin etkin görev almaları ile mümkün olabilir; buna ülkemizin gerçekten çok ihtiyacı var.
Ülkemizde insan haklarının ve sosyal dokunun daha fazla güçlenmesi için, şiddetle eğitim yoluyla etkin mücadele için, On İkinci Kalkınma Planında tanımlanan “Nitelikli İnsan, Mutlu Toplum” idealine ulaşmak için, yeni sosyal hizmet modellerinin okullarımızdan başlaması çok önemlidir.
Bu seferberlik, bir sosyal hizmet modelinin, resmi-özel kurum/kuruluşların-STK’ların ortak gayretiyle ve bir imece kültürüyle temellendirilmesi/yürütülmesi çok önemlidir.
Her ilin, hatta her ilçenin sosyal risk haritası diğerinden farklıdır; yeni hizmet modellerinin saha uygulamaları bu farklılıklardan doğan ihtiyaçlara göre planlanmalı ve yürütülmelidir. Bu programın temel felsefe olarak, yereldeki sorunların evrensel metodolojiye uygun ancak yerel çözümlerle halledilmesi mantığı üzerine kurulmuştur.
“Ne kadar karmaşık olursa olsun, arabuluculukla başarı elde edilmesi mümkün olmayan hiçbir dava yoktur.” (Tharpe)
Arabuluculuk, öncelikle kültürel bir olgudur ve de insanlık tarihi kadar eski bir uygulamadır. Ancak, modern anlamda arabuluculuk, 1950’li yıllarda ABD eyaletlerinde, 1980’li yıllarda Kanada’da ve 2000’li yıllarda Avrupa Birliği ülkelerinde Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolu ya da bir hizmet modeli olarak sosyal hayatta sistematik ve programlı olarak yer almaya başladı.
Hedeflenen, gündelik yaşantının akışı içerisinde gençliğin doğal sosyal yaşam alanlarında, spor, sanat vb. kültürel alanlarda, kişi-kişi, kişi-grup ve grup-grup arasında ortaya çıkacak anlaşmazlıkların, dostane çözümlerle sulh edilmesi, sosyal arabuluculardan yararlanarak çözüme kavuşturulmasıdır.
Uyuşmazlıkların dava konusu olmadan dostane yollarla hallini, Batı dünyası "Alternatif Uyuşmazlık Çözümü" olarak adlandırmakta, özellikle son 30 yıldır Kanada ve Avrupa Birliği Ülkeleri bu bağlamdaki uygulamaları tüm kurumlarında yaygınlaştırmaya çalışmaktadır. Avrupa Birliği ilgili komisyon ve komitelerinde alınan kararlarda, kişiler arası uyuşmazlıkların üçüncü bir kişinin dostane müdahalesiyle çözülmesini öngören çabaların kişiler için "en elverişli sonuçları doğuracağı" vurgusu yapılmaktadır. Özellikle tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildikleri “özel haklar alanındaki uyuşmazlıkların” müzakere ile veya bir arabulucu hakemliğinde ele alınarak çözümü en faydalı yoldur.
Dostane uyuşmazlık çözüm yolları, kamusal bir merci (bir mahkeme) olmaksızın, anlaşmazlık yaşayan kişilerin gönüllü olarak hakemliğini/arabuluculuğunu kabul ettikleri tarafsız/yetkili kişi ya da kişilerce uzlaştırılmasından ibarettir.
"Adaletin Etkinliği Hakkında Uzmanlar Komitesi" tarafından kabul edilen raporda “arabuluculuk” terimi, bir uyuşmazlığın dostane yollarla çözümü için çalışan üçüncü kişinin, her türlü (uzlaştırma da dahil olmak üzere) ve uyuşmazlığın her aşamasındaki (yargı sürecinin içinde veya dışında) faaliyetini kapsayacak şekilde kullanılmıştır. Böylece arabuluculuk, tarafları bağlayıcı bir karar verilmesiyle sonuçlanan resmî nitelikli dava yolu, tahkim ve her türlü dostane anlaşma biçiminden ayrılmaktadır. Bu “işlevsel” tanımla, üye ülkelerin iç hukuklarında bulunan terminolojik farklılıklar giderilmiştir.”
"Arabulucuların (ücretli veya ücretsiz olarak) taraflar için toplumca tedarik edilmesi hâlinde, taraflar arabuluculuk için masraf yapmayacaklardır. Konu niteliğine bağlı olarak, arabulucular genel bir uzmanlığa sahip olabilecekleri gibi, mevcut uyuşmazlık hakkında özel bir uzmanlığa sahip kişiler de olabilirler."
"Arabuluculuk sadece, bir uyuşmazlığın mahkeme önüne taşınmadan önce başvurulan bir usul değildir. Arabuluculuk süreci sonunda bir uzlaşmaya, tarafsız bir üçüncü kişinin katılımı olsun veya olmasın, tarafların doğrudan katılımı ile müzakere vasıtasıyla da ulaşılabilir. Müzakere en temel uyuşmazlık çözüm yolu olup, tarafların uyuşmazlık çözüm süreci/şekli üzerinde tam bir kontrole sahipliğini sağlar.”
Fransa, Kent Sorunları Bakanı Bartolone'nin
Sosyal Arabuluculuk Sempozyumu (Paris 2000) açılış konuşması:
“Günümüzde Fransa'daki sosyal arabulucuların sayısı bilinemeyecek kadar fazladır. Sosyal arabuluculuk günlük hayattaki somut problemlere cevaben doğmuştur. Bu problemler ülkeden ülkeye değişse de çoğu Avrupa ülkesi için benzer anlaşmazlıklar sorun olarak yaşanmaktadır. Bazı sorunlar şehir hayatı ile ve özellikle de işsizlik, ekonomik sorunlarla boğuşan kesimler arasındaki gerilimlerin yüksek olduğu yoksul ve yoksun bölgelerle ilgilidir. Fransa ve Belçika’da yerel güvenlik sözleşmeleri ile “sosyal arabuluculuk” toplumsal gerilimlerin azaltılması ve şiddetin önlenmesi için alınan önemli çözüm önlemlerinden biridir. Gündelik yaşamı sorunları için sosyal arabuluculuk birçok alanda gerekmektedir; kamusal alanlarda, üniversitelerde, okullarda, sosyal hizmet sağlayan alanlarda, hastanelerde …vb. Bu toplantıyla, Avrupa ülkelerinin sosyal arabuluculuk uygulamaları ve deneyimlerinin paylaşılması ve “Sosyal Arabuluculuk” uygulamalarının şiddet/suç önleme amaçlı kullanımına dair geniş ve yaygın bir anlayış geliştirilmesi hedeflenmektedir."
“Yeminli Sosyal Arabuluculuk”, “Şiddet Önleme Formatörlüğü” ve “Yeminli İnsan Hakları Danışmanlığı” birbirlerini tamamlayan iç içe kavramlar olarak alınmalı; böyle bir anlayışla sosyal hizmet yöntem ve model yapılandırılmalarıyla hayata geçirilmelidir. Bu hayata geçirme, önleyici rehberlik, koruyucu hukuk ve onarıcı adalet anlayışıyla ve bir seferberlik şeklinde olmalıdır; sunulan program böyle bir amaca hizmet için kurgulanmıştır.
HEGEM Gençlik ve Şiddet Araştırması verilerinin ortaya koyduğu üzre, yeni nesiller çağa ayak uydurmak için yeni arayışlar ve zorlanmalar içindedirler. Gençlik dönemi hareketliliğin, sorgulamanın fazla olduğu bir alandır. Gençlerin kendi aralarındaki, yetişkinlerle ve kurumlar bağlamında davranışlarını yönetmek hem kendileri için ve hem de onlarla aynı ortamı paylaşan görevliler ve yakınları için zorluklar taşımaktadır. Bu sebeple, öğrenci yurtlarında, gençlik merkezlerinde, spor eğitim ve eğlence alanlarında gençlikle ilgili görevi bulunanların “Sosyal Arabuluculuk” ve “Şiddet Önleme Formatörlüğü” eğitimlerine sahip olmalıdırlar. Böyle bir artı eğitim hem görevlilerin kendi hayat felsefe ve yaşamları üzerinde, hem yapıp ettikleri işlerle ilgili önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Mutlaka gençlerin sürekli eğitim-öğretim gördüğü her tür hizmet alanlarında ve Üniversitelerde, “SOSYAL ARABULUCULUK KOORDİNATÖRLÜĞÜ” ya da “İNSAN HAKLARI VE SOSYAL ARABULUCULUK KOMİSYONLARI” kurulmalı; bu komisyonlarda öncelikle, “İnsan Hakları, Şiddetle Sivil Mücadele ve Sosyal Arabuluculuk Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetiştirilmesi Seferberliği” faaliyetleri bağlamında yürütülen sertifika programlarından mezun olanlar yer almalıdır.
Gençlik hizmet alanlarında yönetici konumdaki idari personel, “İnsan Hakları, Şiddetle Sivil Mücadele ve Sosyal Arabuluculuk” sertifika programlarından en az birine katılmış olmalıdır.
Gençlikle ilgili hizmet alanlarında çalışanlardan her 10 kişiye 1 sosyal arabulucu ve 1 şiddet önleme formatörü düşecek şekilde iş bölümü yapılması uygun olur. 120 saatlik “Sosyal Arabuluculuk” sertifika programını bitirenler istenilmesi halinde gençlere de “arabuluculuk eğitimi” verebilirler. Böyle bir talep/uygulama durumunda HEGEM Vakfı ihtiyaç duyulacak materyali ilgili kuruluşlara ücretsiz temin edecektir.
İnsan Hakları Eylem Planı Hedef 9. 1. Maddesinde, “Bütün kamu Görevlilerinin İnsan
Hakları farkındalığının artırılması…” ve MEB Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliğinde, “Okullarda alternatif çatışma çözümü eğitimlerine yer verilecektir…” hükümleri yer almaktadır.
1 Ocak 2023 tarihinde Adalet kayıtlarına göre açık dosya sayısı 12 milyon 320 bin 73’tür. Bütün dosyalardaki şüpheli sayısı 15 milyon 665 bin 933 olup, aynı tarihte açık bulunan adli dosyalardaki iddia edilen toplam suç sayısı ise 20 milyon 565 bin 569’dur.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerinden ayrı olarak, bütün resmi kurum ve kuruluşlarda devam eden milyonlarca açık idari soruşturma dosyası vardır. Bu sayıların azalması, şiddetin da azalması, sosyal dokunun güçlenmesi ve milli değerlerin sosyal hayatta daha güçlü olması demektir. Bunun etkin yolu ise, yukarıda anlatılan işlerin öncelikle eğitim/öğretim yoluyla ve bir seferberlik şeklinde hayata geçirilmesidir.
1 |
İNSAN HAKLARI OKULU OLARAK AİLE ÂDEM SOLAK |
2 |
ŞİDDETİ ÖNLEME YÖNTEM VE MODELLERİ PROF. DR. ZAHİR KIZMAZ |
3 |
ŞİDDETLE MÜCADELEDE AHLAKİ VE DİNİ DEĞERLER DOÇ. DR. BAYRAMALİ NAZİROĞLU - DOÇ. DR. HACİ YUSUF ACUNER |
4 |
GENÇLİK VE ŞİDDET HEGEM VAKFI RAPORU |
5 |
ŞİDDET VE ÖNLEYİCİ SOSYAL POLİTİKALAR DOÇ. DR. HASAN H. TAYLAN - DR. İHSAN KUTLU |
1 |
AVRUPA’DA SOSYAL ARABULUCULUK HELENA NEVES ALMEIDA – CLARA CRUZ SANTOS – CRISTINA PINTO ALBUQUERQUE |
2 |
KURAMDAN UYGULAMAYA SOSYAL ARABULUCULUK KOMİSYON |
3 |
ARABULUCULUĞUN FELSEFİ VE KÜLTÜREL TEMELLERİ KOMİSYON |
4 |
ÇATIŞMA VE UYUŞMAZLIK ANALİZİ PROF. DR. SEZAİ ÖZÇELİK |
5 |
MÜZAKERENİN SOSYAL PSİKOLOJİSİ DOÇ. DR. GÜL SULTAN ÖZEREN |
|
“Yeminli İnsan Hakları Danışmanlığı” sertifika programı 27 akademisyen tarafından oluşturulan ve 27 üniteden oluşan 81 saatlik bir eğitim sürecini kapsamaktadır. |
1 |
AİLE ARABULUCULUĞUNUN GEREKLİLİĞİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ DOÇ. DR. HASAN HÜSEYİN TAYLAN - DR. HÜSEYİN ZAHİD KARA |
2 |
AİLE ARABULUCULUĞUNUN FELSEFİ VE SOSYOLOJİK TEMELLERİ PROF. DR. SEVDA MUTLU - DOÇ. DR. FATİH ARSLAN - DR. ÂDEM ÖKTEN |
3 |
ŞİDDET ALGILARININ ARABULUCULUK SÜRECİNE ETKİLERİ ADEM SOLAK |
4 |
AİLE ARABULUCULUĞUNDA UYGULAMA STANDARTLARI VE ETİK İLKELER PROF. DR. SEVDA MUTLU |
5 |
AİLEDE UYUŞMAZLIK VE ÇATIŞMA ÇÖZÜMÜ ANALİZİ PROF. DR. SEZAİ ÖZÇELİK - PROF. DR. AYŞE DİLEK ÖĞRETİR ÖZÇELİK |
6 |
AİLE TEMELLİ İLERİ ARABULUCULUK DOÇ. DR. GÜL SULTAN ÖZEREN |
7 |
SEMİNER-ATELYE ÇALIŞMALARI-UYGULAMA
|
1 |
KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜREÇLERİNDE UZLAŞI YÖNETİMİ DOÇ. DR. ERSAN KOÇ |
2 |
KENTSEL VE BÖLGESEL PROJE YÖNETİMİ DOÇ. DR. ERSAN KOÇ |
3 |
KRİZ YÖNETİMİ DOÇ. DR. MUSTAFA TAMER |
4 |
KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK YÖNETİMİNE GİRİŞ PROF. DR. SEZAİ ÖZÇELİK - PROF. DR. AYŞE DİLEK ÖĞRETİR ÖZÇELİK |
5 |
ARABULUCULUK EKSENİNDE KENTSEL SÜREÇLER VE HALK KATILIMI DOÇ. DR. Ebru KAMACI KARAHAN |